Dijital dönüşümün baş döndürücü hızı insanlığı, baş etmekte zorlanacağı bir dönemin eşiğine getirdi. Mesele, eğitimden işe ve hatta yaşam biçimine herşeyin hızla dönüşmeye başlayacağı bir dünyada nasıl yer alacağımızda.
Dünyanın gözü kulağı Orta Doğu’da; ekranlarda görüntüleri akan hemen yanı başımızdaki çatışmaların Doğu-Batı eksenli küresel bir savaşı tetikleme olasılığını kaygıyla izliyoruz. Umarız 3. Dünya Savaşı senaryoları gerçeğe dönüşmez ancak dünyanın farklı coğrafyalarında halihazırda gerçekleşmekte olan bir “sessiz devrim”, sonuçları itibarıyla tüm insanlığı buna benzer bir radikallikte etkileyeceğe benziyor. Kimi çevreler tarafından “3. Endüstri Devrimi” (Endüstri4.0, vs.) olarak adlandırılan ancak biçim ve etki alanı olarak endüstri kavramını aşan niteliklere sahip bu olgu, içinde Akıllı Robotlar, Yapay Zeka, Makineler arası iletişim (M2M), Akıllı Şehir, Nesnelerin İnterneti gibi bugünlerde dillerden düşmeyen bir çok terimi de barındırmakta. Son yıllarda basit ve daha yerel uygulamalarını da görmeye başladığımız bu “sessiz devrim” giderek büyük ölçekli uygulamalara doğru evrilmekte. İşte bu aşamada baş döndürücü bir hıza ulaşacak bu radikal dönüşümün insanlığı nasıl etkileyeceği de, 2016 yılından itibaren kamuoyunun gündeminde daha fazla yer işgal edecek.
Bu yıl içinde yayınladığı “Robotların Yükselişi; Teknoloji ve işsiz bir gelecek tehdidi” kitabıyla 2015 Financial Times ve Mc Kinsey en iyi iş kitabı ödülünü alan Martin Ford da, geçtiğimiz hafta bu konuya ilişkin çarpıcı bir yazı yayınladı. Yazısında, robotlaşma maliyetlerinin mevcut iş gücünün istihdamını imkansızlaştıracak şekilde düşüş gösterdiğini ve artık aranan işgücünün ağırlıkla işin kendisini yapan mavi yakalılardan robotun çalışma sürecini tasarlayacak, kodlayacak ve uygulayacak becerilere sahip beyaz yakalılara doğru evrilmekte olduğunu vurgulayan Ford, ancak asıl sıkıntının bu beceri seviyesine sahip insan gücünün bulunmamasında yaşandığının altını çizmiş ve robotların giderek akıllanacağı ve çeşitli iş süreçlerinin kontrolünü ele alacakları bir çağda bunun yeni sorun ve tehditleri beraberinde getireceğini işaret etmiş.
Ford’un kitabında ve yazısında işaret ettiği bu durum, aslında hem nicelik hem de nitelik boyutlarıyla karşımızda. Her ne kadar kendisi bu sorunların tek başına eğitimle çözülemeyeceğini söylese de kişisel olarak eğitimin sorunun çözümü için iyi bir başlangıç olacağı kanaatindeyim. Ancak mevcut eğitim modelini radikal biçimde yeniden yapılandırmak koşuluyla. Bu bağlamda özellikle mesleki ve üniversite eğitimindeki tüm uzmanlık alanlarının gözden geçirilerek nitel ve nicel ağırlığın tasarım, kodlama ve uygulama odaklarına kaydırılması ve bu odak alanlarının hem kendi aralarında hem de bunun dışındaki diğer alanlarla interdisipliner çalışmasını konusunu pratik ettirmek gerekli.
Örneklersek; çok yakın bir gelecekte bir gıda firmasının organizasyonu üretim ve dağıtımı süreçlerinde çalışacak akıllı robotlar, ar-ge, satış-pazarlama ve yönetim süreçlerinde kullanılacak yapay zeka sistemleri ve bunların dış dünyayla ilişkilerini sağlayacak İnternet nesneleri ile tüm bunların hep birlikte çalışmasını tasarlayacak, kodlayacak ve uygulayacak ama bunların ahenkle çalışmasını sağlayacak becerilere sahip bir ekipten oluşacak ve bu ekip üretip dağıttıkları gıda ürünlerinin marketlerden yapılan satışlarını (rakiplerin satışlarını ve hatta satışla ilgili diğer konjonktürel gelişmeleri de) İnternet nesneleri üzerinden gerçek zamanlı biçimde toplayıp bunu şirketin yapay zeka sistemine aktararak onun kararıyla anında İnternet bağlantılı üretim robotlarına aktaracak ve üretim-dağıtım süreçlerini çok daha esnek biçimde düzenleyip rekabet ve verimlilikte sıçrama yapacak.
Kuşkusuz bu senaryoyu şu anda kısıtlı biçimde de olsa hayata geçirmeye çalışan kurumlar dünyada da, Türkiye’de de var. Ancak hepsinin ideale ulaşmalarındaki temel sorun, interdisipliner beceriye sahip işgücü. Eğer devletler ve iş dünyasının patronları bu soruna sözünü ettiğim şekilde yaklaşmaz ve eğitim-istihdam politikalarını bunu göre düzenlemez ve olaya salt robotlaşmanın olarak bakarlarsa bunun getireceği şey, rekor sayıda işten çıkartma ile işsiz kalan mavi yakalılar, yıllarca çeşitli seviyede ‘eğitim’ almış ama uygun beceriye sahip olmayan genç nüfus ve bu kitlelerin getireceği sorunlarla uğraşmak zorunda kalacak ülkeler.
Tabii akıllanmış ve yavaş yavaş hayatlarımızı kontrol altına almaya başlayacak robotlar da ‘cabası’.